Satınalmacı olmanın zor iş olduğunu söyleyip duruyoruz. Her gün karşımıza çıkan değişik zorluklar, verilmesi gereken kritik kararlar, ikna edilecek iç müşteriler, verilecek hesaplar, zaman zaman nefesimizi kesmiyor mu, kendimizi ıssız adada terk edilmiş hissettiğimiz olmuyor mu?
Masallarda olduğu gibi, bulduğumuz bir şişeden çıkan cin bize üç teklif, pardon, üç dilek hakkı da vermiyor.
Her alanda olduğu gibi satınalma alanında da yaşanan sıkıntıların aslında sadece bu güne ait olmadığını, tarihin çok eski zamanlarından beri aynı şekilde süregeldiğini bizim dedelerimizden, onların da kendi dedelerinden dinledikleri masallar bize çok iyi anlatıyor.
Nasreddin Hoca bize bu konuda kendi kültürümüzün verdiği mesajları en iyi anlatabilecek masal kahramanı.
Eşeğe türlü türlü binip kimseyi memnun edememesi. (Satınalmacılar çok iyi bilir bunu)
Hindiyi düşünme özelliğini öne sürerek papağandan daha pahalıya satmaya çalışması. (Değer yönetimi – Akıllı tedarikçi)
Göle yoğurt çalarak tedarik sorununun önüne geçmeye çalışması. (Nafile risk yönetimi, ama innovatif)
Tencereyi doğurtup kazanı iç etmesi. (Buna düşen satınalmacılar da var)
Parayı verene düdüğü çaldırması. (Satınalma gerçeği)
Sadece bizim kültürümüzde değil, tüm kültürlerde benzer örnekler var.
Daha fazlası için altın yumurtlayan tedarikçiyi kesen adam. (Tedarikçi yönetimi bilmeyen satınalmacı)
Kaz gelecek yerden tavuğu esirgemeyen komşu. (Bir numaralı satış taktiği, satınalmacılar yemez)
Jack’in sihirli olduğuna inandırıldığı fasulyelerle koca ineği değiştirmesi. (Girdi kontrolü yok mu?)
Kapıdan geçen tedarikçiden aldığı elmayla zehirlenen prenses. (Bu satınalmacıyı bitirir)
Tüm bunlar bize aslında sadece satınalma ile değil, hayatla da ilgili olarak şunu gösteriyor:
- Etik ve prensipli davranışın dışına çıkmak sadece yanlış olmakla kalmaz, aynı zamanda sizi daha çok riske ve hesap edemeyeceğiniz borca sokar.
- Sistemli çalışmazsanız başarı şansa kalır.
- Siz başarılı olamadığınız sürece ağzı olan konuşur.
Bu yüzden şapkayı önümüze koyup, ondan tavşan çıkarmaya çalışmadan önce bir düşünmemiz gerek, eğer olursa, üç dilek hakkımızı nasıl kullanmak istiyoruz?