Akıl Ermeyen Sözleşme Maddeleri

Hemen hepimiz hayatımızda en az bir kez büyük şirketlerin tüketiciye dayattıkları ağır sözleşme maddeleriyle ilgili rahatsız hissetmişizdir. Bu rahatsızlığın nedeni doğal olarak sözleşmeye uymama niyetimiz olmasından değil, işlerin yolunda gitmemesi durumunda önümüze koyulan sözleşmenin elimizi kolumuzu bağlayacak olması ve pek çok konuda hakkımızı aramaktan feragat etmemizi istemesi. Peki, satınalmacılar olarak biz sözleşme konusuna nasıl yaşıyoruz? Kendimize iğne batırmadan karşımızdakine çuvaldız batırıyor muyuz? Standart maddeler bahanesiyle olmadık konularda tedarikçilerimize inanılmaz baskılar yaratıyor muyuz? Satınalmacıların standart sözleşme ayağıyla tedarikçilerin önüne getirdikleri bazı maddeleri sizler için inceledik.

Tek Taraflı ve Koşulsuz Fesih

Bir sözleşmede taraflardan birinin tek taraflı ve fesih hakkı varsa artık buna sözleşme değil, taahhütname diyebiliriz, çünkü bir taraf her türlü taahhüt altına girerken, diğer taraf yükümlülüklerinden kolayca kaçınabiliyor.

Kendi Kayıtlarının Geçerli Olması

Anlaşmazlık durumunda sadece tek tarafın kayıtlarının geçerli olması diğer tarafın elinde bulunan tüm bilgi, belge ve kanıtları yasal olarak geçersiz duruma düşürür. Bu maddeyi kabul edenin sözleşmeden doğan haklarını araması oldukça zorlaşabilir.

Performans Ölçümünün Tek Taraflı Olması

Basit olarak “memnun kalmazsam para ödemem” anlamına gelen ibareleri kabul etmek tedarikçinin her şekilde satınalma yapan firmaya mahkum kalması anlamına geliyor. Oysa satınalmacının almak istediği mal ya da hizmet ile ilgili ölçülebilir ve ulaşılabilir kriterler belirlemesi ve bu kriterlere göre kabul yapması beklenir. Ölçümlerle ilgili de tedarikçinin her zaman tarafsız bir ölçüm isteme hakkı olabilmeli.

Her Şey İçin Onay İstenmesi

Fatura, irsaliye, ya da her türlü diğer belgenin satınalma yapan firmanın onaylaması durumunda geçerli olması ile bir madde bulunuyorsa, tedarikçi sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine doğru bir şekilde getirse bile ödemeler konusunda ciddi sorunlar yaşama ihtimali yüksek.

Fikir Haklarının Transferi

Pek üzerinde durulmasa da satınalma yapan firmanın tedarikçinin vermiş olduğu mal ya da hizmetle ilgili fikir haklarına el koymasını sağlayabilen bu maddenin kabul edilmesi, özellikle temsilci – aracı şeklinde hizmet veren tedarikçilerin kendine ait olmayan fikir haklarını vermesi ve dolayısıyla temsil ettikleri firmalarla ciddi sorunlar yaşaması anlamına geliyor. Ayrıca bu madde alan firmanın artık her türlü bilgiye sahip olması nedeniyle pek çok zaman tedarikçinin aynı kuruma tekrar hizmet verememesine de yol açıyor.

Tek Taraflı Değişiklik Hakkı

Sözleşmede yer alan miktar ve zamanlamalarla ilgili alıcı firmaya her türlü değişiklik hakkını veren bu tip maddeler, özellikle değişikliklere tepki vermenin mümkün olmayacağı bildirim süreleri belirlenmesi durumunda, tedarikçileri uygulaması mümkün olmayan yükümlülükler altına sokuyor.

Yukarıda belirtilen maddelerin neredeyse tamamının sözleşmelere ticaretle pek ilgisi olmayan, Nasreddin Hoca’nın deyimiyle “ya hiç sopa yememiş, ya da sayı saymayı bilmeyen” avukatlar tarafından eklendiğini de belirtmemiz lazım. Oysa satınalma ve satış güven işidir. Elbette tarafların sorumluluklarını ve işler yolunda gitmezse neler yapılacağını net bir şekilde belirtmek için sözleşmelerde çeşitli konular bulunmalı, ancak bu maddeler tarafların birbirine adil ve güven veren bir şekilde yaklaştığını da göstermeli. Uygulanmayacağını, hatta uygulamanın mümkün olamayacağını bile bile süreçler, yasalar ya da sözleşmeler düzenlemek bizleri bir türlü kurtulamadığımız kara düzenin içerisine daha fazla itiyor ne yazık ki.