Atasözleri, deyimler ve özlü sözleri günlük hayatımızda pek çok alanda kullanıyoruz. Bunlardan biri de “Lafa bakarım laf mı diye, söyleyene bakarım adam mı diye.” cümlesi. Hatta aslı şu şekilde geçiyor: “Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verecek cevabım vardır. Ama bir lafa bakarım laf mı diye bir de söyleyene bakarım adamı mı diye.” Bu sözün Mevlana’ya ait olduğunu iddia edenler kadar, onun felsefesine asla uymayacağını ve farklı bir kaynağa ait olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtenler de var. “Ne olursan ol, yine gel” dediğini çok iyi bildiğimiz Mevlana’nın bu kadar köşeli bir söze imza atacağını düşünmek bize de biraz zor geliyor doğrusu.
Gerek eğitimlerimizde gerek paylaştığımız içeriklerde satınalma biriminin tedarik zincirinin içerisinde sıkışmış operasyonel bir birim olmasının sakıncalarından bahsediyoruz. Üst yönetim ile doğrudan çalışan ve ticari yetkinlikleri gelişmiş bir satınalma biriminin şirkete çok büyük katkı sağlayacağını anlatıyoruz.
Satınalma tedarik zincirinin dışında yer alsa da bu konuda bilgisini ve anlayışını da ciddi şekilde geliştirmesi gerekiyor elbette. Bunun nedenlerini anlayan satınalma yöneticileri ve çalışanları şirket stratejilerine çok daha fazla katkıda bulunabiliyorlar. Gelin satınalmanın tedarik zinciri alanında hangi konularda anlayışını gelişmesi gerektiğini ve bunu yaptığında hangi kazanımların olacağını birlikte inceleyelim.
TEDARİK ZİNCİRİ VE SATINALMA STRATEJİLERİ
Pek çok şirket satınalma birimlerini hız ve maliyet düşümü konusunda gösterdiği performansa göre değerlendiriyor. Hal böyle olunca satınalmacılar da tüm enerjilerini fiyat – maliyet ekseninde ve (zaten iş yükü nedeniyle de sıkışık olan zamanlarını etkin kullanabilmek amacıyla) hızlı aksiyonlarla tüketmek durumunda kalabiliyorlar. Oysa şirket yöneticilerinin satınalmanın şirket tedarik zinciri stratejilerini çok iyi anlamasını ve buna katkı sağlayacak satınalma yapılanmasını oluşturabilmesi gerekiyor.
Burada kritik soru, şirketin değer önerisinin (value proposition) ne olduğu, yani şirketin kendi müşterilerine ne vadettiği. Tedarik zinciri yapılanması bir tercihler bütünü ve şirketin müşterisine önerdiği değerlere göre bu tercihler çoğunlukla birbiriyle çelişiyor.
Örneğin en yüksek kalite sözü verdiğinizde artık aynı zamanda en düşük maliyet sözü vermeniz pek de olası değil. Ya da müşterilerinize sipariş değişikliklerinde yüksek esneklik sağlamak istediğinizde hem maliyetlerinizin düşük kalacağını, hem de tıkır tıkır işleyen bir planlama yapınızın olacağını öngöremezsiniz. Peki burada satınalmanın rolü ne?
Şirketin değer önerisi aslında satınalmanın da odağını belirlemeli. Eğer şirket pazarda fiyat odaklı rekabetteyse satınalma maliyet düşürmeye, kalite odaklı bir rekabetteyse değer yaratmaya odaklanmalı. Şirket pazarda müşterilerine esneklik sağladığı için tercih ediliyorsa satınalma birimi uzun vadeli, alım garantili, sabit miktarlı sözleşmelerle tedarikçi maliyetlerini, dolayısıyla fiyatları aşağı çekmeyi hedeflemek yerine, belki bir miktar fazla ödeyerek esnekliği ve çevikliği hedeflemeli.
VERİMLİLİK, ETKİNLİK, ETKİLİLİK, TOPLAM MALİYET
Tedarik zinciri anlayışının satınalma açısından hayati olmasının bir diğer nedeni de aslında her birimde olduğu gibi satınalma performansının tedarik zinciri performansında belirleyici olması.
Bir satınalma çalışanı tedarikçi karşılaştırması yaparken tedarikçi tutarlılığının, teslim süresinin ve sıklığının planlama hesaplarını yani sipariş miktarlarını, sipariş sıklığını nasıl etkilediğini anlayarak bu değişkenlerin zamanında teslimat ve stok seviyelerini nasıl etkilediğini anlayabilmeli. Tedarikçi lokasyonlarının, depolama maliyetlerinin, sevkiyat bileşenlerinin ürün maliyetlerini nasıl etkileyeceğini öngörebilmeli.
Satınalma çalışanı aynı zamanda alım yaptığı kategoride fireler, üretim verimliliği, enerji ve işçilik maliyetleri gibi değişkenlerin verimliliği, etkinliği, etkililiği ve dolayısıyla toplam maliyeti nasıl etkilediğini anlayabilmeli.
Satınalmanın bu gibi konulara hakim olması aynı zamanda tercih edilen tedarikçilerle ilgili iç müşteri baskısının gerçekten tedarik zinciri ihtiyaçlarından mı kaynaklandığını, yoksa keyfiyete mi dayalı olduğunu sorgulayabilmesini ve anlamasını sağlıyor.
Sonuç olarak satınalma profesyonellerinin tedarik zinciri yapılanması içerisinde yer alması hala gerekmese de, tahminlemeden planlamaya, üretimden bakıma, lojistikten kalite yönetimine, proje yönetiminden iş güvenliğine kadar tedarik zincirinin tüm ayakları hakkında bir anlayışa sahip olmaları, satınalma stratejilerini şirketinin bu alanlardaki gerçeklikleriyle ve beklentileriyle paralel doğrultuda oluşturmaları gerekiyor. Bunu başarabilen satınalmacılar kariyerlerinde çok daha ileriye gidebiliyorlar.
Eğer tedarik zinciri prensiplerine hakim olmak, diğer birimlerle iş birliğinizi artırmak istiyorsanız, tüm bu bilgilere 2 günlük tek bir eğitimle ulaşabilirsiniz!
SA-108 Kırılmaz Tedarik Zinciri