You are currently viewing Satınalmanın Yüzleşmek Zorunda Kalacağı 5 Zor Durum

Satınalmanın Yüzleşmek Zorunda Kalacağı 5 Zor Durum

1. Sindirella maçı kazanmalı

Ekonomik kriz satınalma bölümlerinin şirket harcamalarının daha büyük bir kısmını kontrol etmesine yardımcı oldu, fakat hala değişik organizasyonlardaki uygulamanın, yürütmenin ve kategori yönetiminin olgunluğu konusunda çok büyük farklılıklar bulunmakta.

Bath Üniversitesi Tedarik Yönetimi Profesörü Michael Bath, “Önde giden organizasyonlar bile hala bazı kategorilerin zor olduğunu düşünüyorlar. Hala servis alımlarını ürün alımları kadar iyi yönetemiyoruz.” diyor.

Daha büyük bir zorluk ise satınalmanın yaptığı her maliyet düşümünü karlılıkla ilişkilendirmek. Accenture Global Satınalma Lideri Kris Timmermans, “Her şeyi doğru yapabilirsiniz, ama sonuçta elde ettikleriniz başka yerlerde kullanılır ve sonuçları kar-zarar tablonuzda göremezsiniz. Kimsenin göremediği 100 milyon pound maliyet düşümü raporlamak sürdürülebilir bir durum değil.” diyor.

Durumu daha iyileşmiş de olsa, satınalma iş hayatının daha geniş alanında, özellikle de yönetim kurulu seviyesinde takdir görmek için savaşmak zorunda kalıyor. Earnst & Young Ticari Mükemmellik bölümü ortaklarından Jim Abery “Satınalmanın diğer departmanlarla kıyaslandığında neden üvey annesinin evindeki Sindirella muamelesi gördüğü tam bir muamma” diyor.

Bu durumu değiştirmek için satınalma bölümlerinin kar zarar tablosunun sadece alt satırlarına değil, üst satırına da etki edebildiğini, ve şirket yönetiminin bir stratejik ortağı olmak için gerekli liderlik vasıflarına sahip olduğunu göstermesi gerektiğini söylüyor.

Birçok satınalma bölümü harcamanın sadece %60’ını kontrol ediyor.

2. Risk şirket radarında

Özellikle doğal afetlerin ya da tedarikçinin verilen sözleri yerine getirememesi gibi durumların oluştutacağı riskler satınalmacının sürekli aklındadır. Prof Lewis bunu biraz resesyona, biraz da son zamanlarda daha da dikkatimizi çeken afetlere bağlı bulmakla birlikte, aynı zamanda kurumların çok daha global bir tedarik zinciri içerisinde olduklarını fark etmeleriyle ilgili olduğunu söylüyor. “Global bir tedarik ağında Güney İngiltere’de iş yapıyor olmanıza göre çok farklı bir risk portföyünüz vardır.” Diye ekliyor.

“Satınalmanın radarında beliren bir başka risk emtia fiyatlarının değişkenliği” diyor Timmerman. “Birçok üreticinin hammadde olarak kullandığı emtia fiyatlarının hangi hızda yükselip alçalacağının öngörülmesi mümkün değil” diyor, “müşterilerimizden bazıları emtia fiyat risklerini daha iyi yönetebilmek için hazine/finans bölümleriyle çalışıyorlar”.

“At eti skandalı ile birlikte daha geniş bir tedarik ağının getirebileceği itibar riski de ajandalara girdi” diyor, “satınalma bölümü birinci ve ikinci kademe tedarikçileri denetlemek yerine kaliteyi değer zinciri boyunca gözlemlemek ve çocuk işçiliği, palm yağı ormanları gibi sıkıntılı durumlarla karşılaşmamak için önlem almalı.”

Satınalma bölümlerinin %25’i risk yönetimi ile ilgili çok basit bir olgunluk seviyesinde görünüyor.

3. Etik değerlere bağlılık karlılığı artırıyor

Sürdürülebilirlik satınalmanın el atması gereken başka bir zorluk. “Ancak öncü organizasyonlar bunu sadece bir risk yönetimi olarak değil, rekabet avantajı yaratabilmek için bir kaynak olarak görüyorlar, ve satınalma burada hayati bir rol oynuyor.” diyor Carlos Mena, Cranfield School of Management Stratejik Satınalma ve Tedarik Merkezi Direktörü.

“Gerçekten ileriye bakan şirketler satınalma alanında sürdürülebilirlik açısından yaptıklarını pazarlıyor ve marka haline getirebiliyorlar. Bu ister çocuk işçiliği engellemek olsun, isterse ikinci ve üçüncü kademe tedarikçilerle çalışarak karbondioksit emisyonlarını düşürmek.” diyor.

“Unilever bu konuda iyi bir örnek oluşturuyor.” diye ekliyor, “Sürdürülebilirlik çalışmalarının %70’i direk tedarik zinciri ile bağlantılı, ve son beş sene içerisinde bu girişimler şirkete ciddi anlamda para kazandırdı. Hem çevre, hem de sosyal konularla ilgilenerek şirket gelirlerine katkıda bulunmanın mümkün olduğunu gösterdiler.”

Ancak Prof. Lewis sosyal ve etik sürdürülebilirliğin ancak bunu kullanarak rekabet etmeyi seçen şirketler için ilgi odağı olacağını, çevre ile ilgili sürdürülebilirliğin çoğu satınalma bölümü için kullanılan kaynak ve hammaddelerin azaltılması anlamına geldiğinden asıl ilgi alanı olacağını söylüyor. “Çevresel malzemelerle ilgili riskler değişiyor, bu yüzden artık farklı davranmak zorunda kalacağız.”

2012 yılında satınalma profesyonellerinin %81’i tedarikçilerinden sürdürülebilirlik alanında daha çok bilgi almayı planlıyordu.

4. Sosyal medya teknolojisinin şafağı

“Teknoloji Satınalmanın işleyiş şeklini önümüzdeki birkaç yıl içinde temelden değiştirecek gibi görünüyor” diyor Gerard Chick, Optimum Procurement Bilgi Bölümü Başkanı. “Bu ana olarak satınalma bölümlerinin endüstriyel gelişmelerini takip etmesini ve dünyanın dört bir yanından değişik kademelerden tedarikçilerle iletişim halinde olmasını sağlayan sosyal medya ağlarının yükselmesiyle olacak. Anlık iş zekası çağının şafağındayız, bu durum bize şeffaflık, ön görü ve belki de açık kitap maliyetler getirecek.”

Bu tip platformların gelişmesi ile artık satınalma daha çok araştırma ve ön görü ile elde edilen veriye dayalı kararlar verebilecek, hatta böyle yapması beklenecek.” diyor Mr Chick, “satınalma kararlarına yardım etmek için yüksek ve alçak talep periyotlarını öngörmek için analistler kullanmak da gerekecek.”

“Nihayetinde, bu durum satınalma bölümünde çalışanların sahip olması gereken yetkinlikleri değiştirecek. Satınalma çalışanları gelecekte iki şey olmak zorunda kalacak. Çalıştığı alanda nelerin olup bittiğini iyi bilen birer analizci olmaları gerekecek, Aynı zamanda işleriyle ilgili konuları ve bilgileri alt üst ederek ön plana getirebilmeleri gerekecek. Artık satınalma bölümünde sipariş geçenlere değil, pazarı anlayan ve şirketin geri kalanının destek için gideceği kişilere ihtiyaç var.”

Satınalma fonksiyonlarının %45’i teknoloji ve sistem kullanımında belli bir olgunluğa sahip.

5. Yeni rol için yetenekli kişileri bulmak

Satınalma bölümlerinde ihtiyaç duyulan yetenekler değiştiği için, yetenekli kişileri sektöre çekmek büyük olasılıkla satınalmanın ana odaklarından biri olacak. “Eğer organizasyonunuzla daha yakın ilişkiler kurmak ve gelirlere de katkı yapabileceğinizi göstermek istiyorsanız farklı yetişmiş insanlara ihtiyacınız olacak” diyor Dr. Mena.

“Satınalmacılar kendi bölümlerinin dışındaki çalışanları gittikçe daha fazla etkilemek zorunda oldukları için özellikle ince yetenekler daha fazla gerekecek. Duygusal IQ’ları yüksek kişiler diğer bölümlere gitmeye eğilimli oluyorlar, sorun bu insanlara satınalma bölümünü nasıl daha cazip bir hale getirebileceğimiz. Bu eğitim ve gelişimden çok işe alımla ilgili, çünkü ince becerileri öğretmek çok daha zor.”

“Şirketler sektörel kurumlarla ve okullarla ortaklaşa çalışarak genç yeteneklere belki de üniversiteye gitmeden de satınalma mesleğinde bir kariyer seçeneği sunabilmeyi düşünmeliler.” diyor Mr. Chick.

Organizasyonlar aynı zamanda satınalmanın ne kadarını kendi şirketleri içerisinde yönetecekleri konusunda uğraşacaklar, çünkü birçoğu satınalma aktivitelerini outsource etmeye niyetleniyorlar” diyor Prof. Lewis, “Satınalmayı şirket içinde yapmamayı karar verenler için kritik eşik nedir? Bu önümüzdeki günlerde tartışılacak ilginç bir dilemma ve pek çok firma henüz bu konuya hakim durumda değil.”

İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre satınalma profesyonellerinin %66’sı aktif ya da pasif olarak yeni bir iş arıyor.

Yazının orijinali: http://raconteur.net/business/top-five-challenges-facing-purchasing